konuşmalaranlaşılır. Dinimizde ise dille yapılan nasihattan çok, aynı mecliste bulunmak,
yan yana durmak, kalplerle kaynaşmak, sözden çok davranışlarla anlaşmak,
halden anlamak, hal ve tavırlarla biribirini etkilemek, içten içe dertleşmek,
gönülden gönüle haberleşmek kastedilir.Bu manaya uygun olarak
Hz. Rasulullah (A.S.)
Efendimizin nurlu nazarları altında oturan, kendisiyle aynı meclisi paylaşan,
ona sevgiyle gönlünü açıp kalbini ilahi nurlarla dolduran ve şerefli sohbetlerine
katılan müminlere “Sahabe” denmiştir. Sahabe-i Kiram, baş ve gönül gözleriyle
Rahmet Peygamberi’nin (A.S.) nurlu yüzüne bakıp, saadetli kalbinden ilahi
nuru çekmişler,Rabbani şuur elde etmişlerdir. Allahu Tealâ’nın cemalini ve
en büyük ayetlerini gören Peygamber gözleri de Ashab-ı Kiram’a nazar
ettikçe, ashabın kalpleri açılmış,imanlarına iman katılmış, yakinleri artmış,
vesvese kesilmiş, gönülleri sevgiyle dolmuştur.
Yani Hz. Rasulullah’ın (A.S.) gönlü, ashabın gönlünü beslemiştir.
Onun saadetli kalbi ashabın kalbine aksetmiştir. Efendimiz (A.S.) güzel haliyle ashabının
batıni hallerini güzelleştirmiş, tatlı diliyle de zahiri işlerini düzenlemiştir. Onlara hem hal,
hem de dil lisanıyla sohbet etmiştir. Kendisiyle olanlar derece derece ona benzemiştir.
Zaten sohbetteki hedef, sohbetine girilen kimsenin boyasıyla boyanmaktır.
İstenen budur. Gözle görmek kalbe öyle etki eder ki, bin haber, bir nazar kadar sonuç
vermez.Onun için Efendimizi bir kere görenler, bin kere siret ve sahih hadis kitaplarını
okuyanlardan daha çok bilgi ve sevgi sahibi olmuşlar. Rasulullah (A.S.) Efendimizin öyle
bir manevi cazibesi ve dışa yansıyan güzelliği vardı ki, müşrikler Mekke’ye gelenleri
o nurlu yüz ile karşılaştırmamak için şehrin dışına adamlar yerleştirip, yalan yanlış
haberlerle geleni geri göndermeye çalışıyorlardı. Müşriklerin kalp gözleri kördü,
ancak başlarında kalan azıcık akıl kırıntısı ile Hz. Peygamber’in sohbetine katılmanın
kalpleri nasıl fethettiğini fark edebiliyorlardı.Nakıs olanlar, kamil insanlara baka baka
önce noksanlıklarını görürler. Sonra güzelin ne olduğunu öğrenirler. Peşinden iyiliği sever,
iyi insan olmaya niyetlenirler. Güzel olan çeker, kuvvetli olan etkiler.
İnsan fıtratı gördüğüne meyleder. İyileri gören kimsenin kalbinde iyi duygular
yeşerir, kötülerle oturup kalkanın içinde ise kötülükler beslenir.
Göz gönlün penceresidir, kulak kalbin habercisidir. İnsan devamlı gördüğü
Göz gönlün penceresidir, kulak kalbin habercisidir. İnsan devamlı gördüğü
ve işittiği şeylerin esiridir. Bunun için Cenab-ı Hak, “Sakın zalim ve günahkar
kimselere yaklaşmayın, yoksa size de ateş dokunur.” (Hud/113) buyurarak,
kötülerle aynı mecliste olmak bir yana, onlara yakın olmanın bile nasıl kötü sonuç
vereceğine dikkat çekmiştir. “Kalpleri birbirine benzedi” (Bakara/118)
ayeti de aynı fikri paylaşan ve aynı atmosferde yaşayan insanların
benzer tavırlar sergilediğini göstermektedir.İlahi sevgi ve güzel ahlakı elde
etmek için Yüce Rabbimiz en kısa yolu şöyle gösteriyor: “Sadık kullarımla beraber
olun!” (Tevbe/119)İnsan bir kimse ile beraber olmaya devam ederse, önce onun
halinerıza gösterir, sonra onun tarafına meyleder, peşinden kendisini taklit eder.
Bütün bunlar sohbet ve beraberliğin sonuçlarıdır. Hz. Rasulullah (A.S.):
“İnsan arkadaşının dini ve gidişi üzeredir; bunun için herkes kiminle
arkadaşlık ettiğine iyi baksın” (Tirmizî) buyurarak insanın insanı
nasıl etkilediğini bildirmiştir.
Peygamber varisi olan kamil mürşidler, Hz. Rasulullah (A.S.) Efendimizin
nazarla terbiye ilmine de varis olduklarından müridlerini sohbet ve nazar yoluyla
terbiye ederler. Bu muttaki insanlara Allah tarafından özel bir nur verilmiştir.
O nur ile yaşar, o nur ile bakarlar.Nur ve sevgi bütün vücutlarına yayılmıştır.
Bu vücut, ayet-i kerimede belirtildiği gibi (Âl-i İmran/191) her durumda Yüce Allah’ı
zikreder bir hale gelmiştir. Kamil insanın kalbi, eli, dili, gözü, kulağı yani bütün
varlığı Allah’ın sevgi ve rahmeti içinde ayrı bir güzellik kazanmıştır. Bu hal,
Yüce Rabbimizin sevdiklerine verdiği özel ve yüce bir ikramdır.
Meşhur bir kudsi hadiste, velilere verilen bu devlet şöyle anlatılmaktadır.
Allahu Tealâ buyurur ki: “Ben bir kulu sevince, onun gören gözü, işiten
kulağı, konuşan dili, tutan eli, yürüyen ayağı olurum.”
(Buhari, İbnu Mace) İşte tasavvufta bahsedilen sohbet,bu sıfatlardaki
kamil bir insanın nazarı altına girmektir.Kamil insanın meclisine katılan kimse,
ilahi sevgi ve rahmetin altına girmiş olur. O rahmet ve nur kalbe girince kalp açılır,
genişler, içine Allah sevgisi girer, kalbin katılığı gider. İnsanın aklı da bu nurdan
nasiplenir; düşünür, iyiyi kötüyü kolayca anlar. Gönül güzel işlere koşar,
kötülükten nefret etmeye başlar.Velinin nazarı altına girmek,
onun meclisine girmek demektir. Onun vücudunun her tarafı
etrafına nur saçar, sevgi yayar. Mürşidin meclisinde arkada duran ile önde
oturanın bir farkı yoktur. Herkes cemaatin üzerine inen rahmetten nasiplenir.
Bu, Allahu Tealâ’nın
Ümmet-i Muhammed’e bir hediyesidir.Velilerdeki nur ve feyiz her kalbe ilaçtır.
Kadın-erkek her insan bu ilaca sahip olmak için irşadla görevli kamil insanların meclisine
katılmaları gerekir. Kamil insanı duymak değil, bizzat görmek gerekir. Ancak bu işte aslolan
kalbin sevgisi ve sadakatıdır. Kibirli insanlar ve kendisini kamil gören kimseler,
salih insanların sohbet ve beraberliğinden istifade edemezler. Büyükler, “benlik bu yolda
en büyük engeldir.” demişlerdir.Şah-ı Nakşibend Hz.leri, sohbetin önemini şöyle ifade etmiştir:
“Bizim tarikatımızın esası mürşidle sohbettir. Havette gizli şöhret arzusu, şöhrette afet vardır.
Hayırlı olan iş, halkla Hak yolunda beraber olmaktır. Mürşidin sohbetine devam ede ede
hakiki imana ulaşmak nasib olur.” (Cami) Kamil mürşidle sohbet ve beraberliğin bir diğer
şekli gönül beraberliğidir. Bunun mekan ve zamanı yoktur. Her zaman ve her yerde olabilir.
Buna tasavvufta “rabıta” denir ki, onu ayrı bir sohbete işleyeceğiz, inşaallahu tealâ.
Comments on: "ﻬஐ♥ ﷲ ♥ஐﻬSOHBETLE İRŞAD NAZARLA TEDAVİﻬஐ♥ ﷲ ♥ஐﻬ" (1)
Yâ rabbi! Sen benim rabbimsin, ben ise senin kulunum. Sen herşeyiYaratıcısın, ben ise yaratılanım. Sen rızık verensin, ben ise rızık alanım.Sen mülkün sahibisin, ben ise kölenim. Sen kuvvet sahibisin, ben ise âciz vezelîlim. sen zenginsin, ben ise sana muhtacım. Sen ezelî dirisin, ben iseölüme mahkûmum, sen bakisin, ben ise fânîyim. sen kerem sahibisin, ben isekötülenmeye lâyığım. Sen iyilik yapansın, ben ise kötülük işleyenim. Senaffedicisin, ben ise günahkârım. Sen büyüksün, ben ise hakirim. Sen kuvvetsahibisin, ben ise zaîfim. sen verensin, ben ise isteyenim. Sen emniyetverensin, ben ise korkanım, Sen cömertsin, ben ise dua edenim.Ey merhametlilerin en merhametlisi! Rahmetinle benim günahlarımı affet.Suçlarımı bağışla.Amin
selam ve dua ile ablacığım.güzel ve istifadeye dönük paylaşımlar için çok çok tşk Rabbim daim etsin